Türkiye Cumhuriyeti’nin 5 Aralık 1934’te kadınlara tanıdığı seçme ve seçilme hakkına denk gelen Dünya Kadın Hakları Günü herkese kutlu olsun.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kadınlarımızın her alanda ileri bir seviyede olmasını arzu ederek bütün dünya ülkelerinden önce 5 Aralık 1934 tarihinde Türk Kadınına “Seçme ve Seçilme Hakkı” tanıdı.
5 Aralık 1934 günü dünyada kadınların yasal olarak milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu ülke sayısı 28, bu hakkın kullanıldığı ülke sayısı ise sadece 17 idi. 5 Aralık 1934’de Türkiye Cumhuriyetinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınırken, o dönemde Avrupadaki bazı gelişmiş ülkelerde bile kadınların bu hakkı bulunmuyordu.
Seçme ve seçilme hakkına Fransa’da kadınlar 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960 ve İsviçre’de 1971 yılında kavuştular.
Kadın Hakları Bildirgesi 1791’de yayınlandı
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nde “Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi”nin özetini aşağıda hatırlarken kadınlara sesleniyoruz: Şiddeti kabul etmeyin hakkınızı arayın!
Fransız yazar Olympe de Gouges, bu bildirgeyi İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ne tepki olarak hazırlamıştı. Çünkü Fransız Devrimi sürecinde hazırlanan ilk bildirge sadece “reşit vatandaşlar” için geçerliydi, yani “erkekler” için…
Gouges hazırladığı yeni bildirgeye “Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi” ismini verdi. Kadınların hukuki, politik ve sosyal alanda erkeklerle eşit kılınması gereğini anlatan bildirge 223 yaşında.
Kadın Hakları Bildirgesi
1. Kadın özgür doğar ve yaşamını erkeklerle eşit haklara sahip olarak sürdürür.
2. Her siyasi topluluğun amacı, kadının ve erkeğin doğal ve daimi haklarını korumaktır. Bu haklar özgürlük, güvenlik, mülkiyet ve özellikle baskıya karşı koymaktır.
3. Devletin egemenliği, kadınların ve erkeklerin birliği olan ulustan kaynaklanır.
4. Özgürlük ve adalet, bireylere hakları olanı iade etmektir. Kadınlar doğuştan sahip oldukları haklarını kullanırken erkeklerin tiranlığıyla engellenmektedir. Bu engeller, doğanın ve aklın koyduğu yasalarla kaldırılmalıdır.
5. Doğanın ve aklın koyduğu yasalar, topluma zarar verecek tüm davranışları ortadan kaldırır.
6. Yasa, genel iradenin ifadesi olmalıdır. Bütün kadın ve erkek yurttaşlar bizzat ya da vekilleri aracılığıyla yasaların yapım sürecine katılmalıdır. Yasalar bütün yurttaşlara eşit uygulanmalıdır. Kadın ve erkek yurttaşlar, ayrım yapılmaksızın bütün mevkilere kabul edilmelidir.
7. Kadınlar ayrıcalıklı haklara sahip değildir. Kadınlar erkeklerle birlikte aynı yasalara tabidir.
8. Yasalar sadece zorunlu olan, açık ve kesin cezalar koyar. Kadınlar, suç teşkil eden eylemden önce ve yasalara başvurulmaksızın cezalandırılamaz.
9. Yasaların suçlu bulduğu kadına, yasaların öngördüğü yaptırımlar uygulanmalıdır.
10. Hiç kimse fikirlerinden ötürü mahkum edilemez. Kadın idam sehpasına çıkma hakkına sahip olduğu gibi, konuşma kürsüsüne çıkma hakkına da sahiptir.
11. Düşüncelerini ifade etmek, kadınların en önemli haklarından biridir. Bu özgürlük, babaların çocuklarıyla olan babalık bağlarını güvence altına alır. Her kadın, barbarca bir önyargı yüzünden gerçeği gizlemeye zorlandığında şunu söyleyebilir: “Ben, bana verdiğin çocuğun annesiyim.”
12. Kadınların haklarının güvence altına alınması kadınlara ayrıcalık tanımamalı, herkesin yararına hizmet etmelidir.
13. Devletin idari giderleri için kadınlardan ve erkeklerden eşit katkı talep edilir. Kadınlar üzerlerine düşen bu ödevi yerine getirdikleri için meslek, iş ve mevkilerin paylaşımına da katılırlar.
14. Kadın ve erkek yurttaşlar, bizzat ya da vekilleri aracılığıyla vergilerin zorunlu olup olmadığına karar verme hakkına sahiptir. Kadınlar, erkeklerle eşit vergi ödeme ilkesini ancak vergilerin toplanması ve kullanılması sürecine katkıda bulunmaları durumunda kabul ederler.
15. Kamu harcamalarına erkeklerle birlikte katılan kadınlar, resmi makamlardan mali konularda bilgi alma hakkına sahiptir.
16. Hakların güvence altına alınmadığı ve güçler ayrılığının kabul edilmediği bir toplumun anayasası yoktur. Ulusu oluşturan bireylerin çoğunluğunun yapımına katılmadığı yasa yoktur ve geçersizdir.
17. Birlikte ya da ayrı ayrı, mülkiyet kadının da erkeğin de hakkıdır. Bütün vatandaşlar bu dokunulmaz ve kutsal hakka sahiptir. Yasaların belirlediği kamusal bir zorunluluk bunu açıkça gerektirmediği müddetçe ve önceden belirlenmiş adil bir tazminat ödenmedikçe, hiç kimse ulusun asli miras payından yoksun bırakılamaz.
Yorumlar kapalı.